Copyright © 2020 | Tüm hakları mahfuzdur.
  • ARŞİV
    • 1995
    • 1998
    • 2002
    • 2003
    • 2004
    • 2005
    • 2006
    • 2007
    • 2008
    • 2009
    • 2012
    • 2013
    • 2020

Mustafa Kaplan

  • Ana Sayfa
  • Hakkında
  • Yazılar
  • Kitaplar
  • Videolar
  • İletişim
  • Ana Sayfa
  • Yazılar
  • Köşe Yazıları
  • İslâm’ın Diktiği Elbise

İslâm’ın Diktiği Elbise

yazar Mustafa Kaplan / 04 Temmuz 2005 / Kategori Köşe Yazıları

İslâm’ın diktiği elbise kimin üzerine uymuyorsa, o kendisini düzeltmelidir.

Evet, dinin doğrularını ortaya koymak elbette vazifemizdir. Ortaya koyduğumuz doğrular, bazı muhteremlere ters düşüyorsa; o doğruyu söylemekten vazgeçecek değiliz ya! İslâm’ın diktiği elbise kimin üzerine uymuyorsa, o kendisini düzeltmelidir. İnsanların hatırı için hakkı söylemekten yüz çevirmek olur mu? Boyunca bid’ata dalmış İnsanlar gocunacak diye, o bid’atın bid’at olduğunu söylemeyecek miyiz?

Yeter ki elimizdeki ölçü, “Kur’an, Sünnet, sahabe-i kirâmın icmâı, müctehidîn’i izâmın kıyâsı” olsun. İnsanları ve hadiseleri değerlendirirken nefsimiz ve tâbi olduğumuz lider kadroları ölçü olursa, işte o zaman bu kaosun içinde biz de yer alırız. Kalem kullanmaktaki mahâretini takdir ettiğim bir yazarın şu sözleri de üzerinde düşünülmeye değer sanırım.

“Müslümanlar arasında dünyevîlik alâmetleri yeniden yükseliş hâlindedir. Dünyevîliği yorumlamak ve ‘Din’ kapsamında lâyık olduğu yerde tutmak, kuvvetli bir ‘İlm-i Hâl’ birikimine ilâveten kültür, görgü, şimdiki zamanın ve dünya ahvâlinin bilgisini de gerektirir.

Ebu Zer’in takvâsı ile Emevîlerin dünyevîlik yorumları arasındaki mesafeyi, şimdiki zamana taşıyabilecek zihnî ‘cehd’de bulunmak, sabî sıbyânın kafasını harcıhalem ‘cihad’ propagandası ile doldurmaktan daha ağır bir din görevidir. Bu görevin lâyıkıyla ifâ edilip edilmediğine bakalım bir; ‘Mağdur’u oynamaktan vazgeçelim. Meselelerimize el koyacak cesareti gösterelim ve neticelerine göğüs gerelim.“ (A.Turan Alkan, Zaman, 3 Ağustos 05)

Bu ise, gerçekten ciddî ilimle mümkündür. Cihanşümûl İslâm dininin her mes’ele için vaz ettiği hükümleri ana kaynaklarından öğrenip aktarmaya, dünyanın hâl ve gidişini yakından bilmeye, kişi ve grupların saptıkları noktaları bilmeye ihtiyaç var. (!) Bunlar tamamsa, dedikoduları ve lüzumsuz tenkidleri terk edip hakkı tebliğde yoğunlaşma zamanıdır.

Dinin emir ve yasaklarını söyleyelim, ama kimsenin tenkidini esas almadan sırf Allah rızası için söyleyelim. İslâm âleminin içine düştüğü rezil ve zelil hâl meydanda iken, Kur’an ve Sünnet etrafında kenetlenme zamanı değil midir?

Vakit

Facebook'da PaylaşTwitter'da PaylaşLinkedin'de PaylaşPinterest'de Paylaş
1
Etiket: Edille-i Şer'iyye

Diğer Yazılar

1428 Girdi, Ön Tekerlek Döndü…
Anbar Hırsızı!
İflah Etmez Bu Dert Seni Bitirir!

Son Yazılar

  • Adalet Bakan Yardımcısı sayın Yılmaz’a alenî suç duyurumdur!

  • Muhbir Mühtedî – 4

  • Muhbir Mühtedî – 3

  • Muhbir Mühtedî – 2

  • Muhbir Mühtedî – 1

Etiketler

  • 1432
  • 28 Şubat
  • Abdulkadir Aksu
  • Ağlayan ve Ağlatan Vaiz
  • Ahirzaman
  • Ahmet Hakan
  • Bediüzzaman
  • Cemal Uşşak
  • Cihad
  • Dabbetülarz
  • Deccal
  • Dinde Reform
  • Dinlerarası Diyalog ve Hoşgörü
  • Edille-i Şer’iyye
  • Faris Kaya
  • Fetullah Gülen
  • Gizli Müslüman Papazlar
  • Hacı Hulusi Bey
  • Hakan Albayrak
  • Hulusi Yahyagil
  • Hz. Mehdi (as)
  • Ilımlı İslam
  • İlahiyatçılar
  • Kara Panter
  • Kızıl Elma
  • Laiklik
  • Mehmet Kayalar
  • Mutlak Varis
  • Neşredilmeyen Yazılar
  • Nurcuların Hain-i Ekberi kimdir?
  • Said Nursi
  • Tesettür
  • Ulemaü’s-su
  • Üstad
  • Yahudi Kardinal
  • Ye’cûc ve Me’cûc
  • Yerli Kardinaller

Mustafa Kaplan

  • Ana Sayfa
  • Hakkında
  • Yazılar
  • Kitaplar
  • Videolar
  • İletişim

Copyright © 2021 | Tüm hakları mahfuzdur.

ÜST